26 Kasım 2008

Sevişgen adamın maceraları



Herkes bişeyler yazmış, ben yazmasam çatlarım.

Şimdi Alper diye bi adam var, ne gecesi belli ne gündüzü belli, grup takılmalar mı dersin, profesyonel arkadaşlarla takılmalar mı dersin, ben diyeyim hayvan herif, sen de eşşoğlueşşek. Bi yandan da "modern hayatın kişiyi yalnızlığa ittirmesi" gibi acaip havalı bir hastalıktan da muzdarip, biz bunu her sevişmeden sonra çarşafları toplayıp yıkamasından anlıyoruz. Ama Alper'e giren çıkan bişi yok, çarşafları temizliyo temizliyo akşam yine devam...

Derken efenim, Ada diye bi kızla tanışıyo bu, hastası oluyo, ikna ediyo, (bak hala kızın bi suçu yok) sevişiyolar mevişiyolar, kız buna "sevmeyi, dokunmayı, aslında istersek hiç birimizin yalnız kalmayabileceği" gibi yavan yavan şeyleri öğretiyo. adam da mutlu gibi sanki de, bir yandan da "bağlanmaktan korkar, serseri bir havsı var" gibi sanki, bööle sarhoş halde kapıya çiçekle gelip özür diliyo falan.

Bi de herifin annesi var, memleketten geliyo, kızla tanışıyo, çok iyi anlaşıyolar, herif bu sefer hepten korkuyo, "evlenecem nişanlanacam lan lan lan " diye, kıza "ayrılalım" diyo, ayrılıyolar, sonra hepimiz üzülüyoruz.

Bu kadar. Issız adam bu işte.

Ha üzüldüm mü hakkaten, üzüldüm. Filmi izlerken üzüldüm, çünkü filmde 45liklerden damar şarkılar var, istiklal caddesi var, ortam tam Fransız filmi, (hatta herifin işyeri direk Rattatouille) bohem bir hayat vs... vs...

Ama filmden çıkıp da düşününce insan "Lan herif öküz geldi öküz gidiyo, ben niye üzüldüm ki" diye hayıflanıyo.

Yani adam filmin yarısı boyunca hayat kadınlarıyla sevişirken "şehir hayatının yalnızlığına derman arayan adam" mı oluyo? Annesine öküz gibi herkesin ortasında bağırırken "ama karmaşık duygular yaşarken yepyeni bir aşkın da şaşkınlığıyla hayatının rutinini bırakmak istemediği için dengesi alt üst olan adam" mı oluyo? Nooluyo lan bu adam? Hayvanın teki işte...

İnsan anasına bağırır mı lan, kırk yılın başı gelmiş kadın...

sonra vay efenim: "çok zor be anne... çok zor..." Neyi zor lan? Neyi zor?

Sinirlendim yeminlen...

Ama kimse de sağa sola "seyrettiğim en güzel aşk filmiydi yaaaneee" falan yazmasın. Aşk filmi falan değil bu. "Hayvan geldin hayvan gidicen Alper" filmi gibi bişey.

(Alpercim, konunun senle alakası yok, isim benzerliği)

20 Kasım 2008

Tomb Raider - Underworld



Mükemmel olmuş, dadundan yenmiyor.

Arkadaş Tayland'da başladı, şimdi Meksika'dayız, arada da kendi evine uğradı, meğer o evin altında neler neler gizliymiş.

Ablam duvarlara tırmanıyor, ipiyle Tarzancılık oynuyor, envai çeşit (5 tane) silahıyla önüne geleni deviriyor, yuvarlanıyor, çıbıklara asılıyor, yani nerdeyse senin benim yaptığım herşeyi yapıyor.

Bi tek sıçtığını görmedim.

Bir de arkadaş, bir oyunda insanı en korkutan şey, aşağıya, karanlığa doğru inen merdivenler değil de nedir? Hele bir de oraya inmeden bir sürü medipek ve mermi vermişlerse sana? Belli ki aşağıda saçmasapan bişi var...

---şpoyler---

O Tomb Raider 2'deki dev örümcekler vardı ya hani... Hah işte onlar... Allah belasını versin onların.

---şpoyler---

Skrinşatı kendi oyunumdan aldım. HD4850'me laf söyletmem. Her kuruşuna değiyor yeminlen...

19 Kasım 2008

Brothers in Arms - Hell's Highway



Şimdiye kadar oynadığım en güzel ikinci dünya savaşı oyunuydu. Karakterlerin kişiliklerinden tutun, takım oyununun kullanılışına kadar, her şey dört dörtlüktü.

Call of Duty'nin üzerinize yağan Nazilerinden, bitmek tükenmek bilmez kavgasından sıkıldıysanız, elli bin adamı tavuk sürüsü gibi kesmek yerine nerdeyse multiplayer ayarında zorluk derecesindeki AI ile kapışmak istiyorsanız, ha bir de top mermisiyle ikiye bölünen vücutlar, sniper tüfeğinden mermi yiyince dağılan kafalar gibi detaylara hastaysanız, hararetle tavsiye olunur.

not: tahta çitlerin arkasında çok fazla durmasanız iyi olur.

Ooy oy

Çok uzun zaman oldu ilüstrasyon yapmayalı.

noolcak bu şehrazat'ın hali?

dün akşam 1001 Gece'yi açtım, baktım ki Şehrazart, Onur'a gurur yapıyo, hala "o siyah geceyi (siyah gece ne lan, kara gece desene şuna) unutamadın" diye mızıldanıyo, "eeh" diyip kapattım.

Üç sezon mu dört sezon mu ne oldu dizide, hala ilk günkü muhabbet. Aldığınız paradan, prodüksiyon masrafından utanın bea...